Dostlarımız, düşmanlarımız ve biz
Suriye’de şu son günlerde ateşli biçimde olan biteni anlamak için sanırsam filmi biraz geri sarmak, kaçırdığımız bazı gelişmeleri toparlayıp öyle devam etmek lazım. Böyle yapmayacak olursak korkarım bir sonraki adımları tespitte de yanılırız.
Öncelik Suriye’de Fransa bahsi. Yalnız, sadece Suriye olarak daraltmamak da gerekiyor sanırsam. Bunda, ABD – Fransa’nın top paslaşır gibi, bir takım oyunu oynayan açıklamalar yaptıklarını ilk tespit eden Ali Kızıl’a referans vermek istiyorum. Ali Kızıl Kürd dünyasının bizde nadir görülen analitik analiz yapma kabiliyetine sahip, gelişmelere çok az kişide olan kendine has dikkatle bakan, ‘alışılagelene’ uymayan gelişmeleri çabucak farkediveren özel bir algıya sahip. Fransa’nın, ABD’nin o anda yapamayacağı açıklamaları ABD’ye ön açacak veya ABD’nin yerini alacak şekilde yaptığını tespiti Ali Kızıl’ındır ve bizim bunu gelişmeleri analiz ederken aklımızda tutmamız gerekiyor. Tüm 20. yy boyunca hep kendi ‘bağımsız’ politikasını güden Fransa, Hollande’la başlamış olduğunu şimdi anladığımız bir şekilde ABD’yle global ittifak içerisindedir. Demek ki Suriye veya Kürdistan’la ilgili gelişmelerde Fransa’nın yaptığı açıklamaları bizi kollayan ittifakın açıklamaları olarak görmemiz gerekir. Bu bir.
İkincisi İngiltere. İkinci Dünya Savaşı’ndan itibaren İngiltere ‘reisliği’ eski kolonisi ABD’ye devretmişti ama bir süredir ABD’nin İngiliz politikasından memnun olmadığını da izliyorduk. Trump’ın İngiliz Başbakan’a yönelik soğuk açıklamaları bunun için iyi ipuçları idi. Biz bilemiyoruz perde arkasında ne olup bittiğini ama büyük oğlanın her açıklamasının İngiltere’de küçük panik dalgalarına yol açması İngiltere’nin ABD’yle ilişkilerini riske etmeyi göze almadığını anlatıyordu. İngiltere’yle ilgili benim en önemli soru işaretim elbette yine bizle ilgili olan bir gelişme: Kerkük Şii Araplara devredilirken aynı gece İngilizlerin Şii Araplarla Kerkük petrolleri için anlaşma imzalaması ABD’den bağımsız / ABD’nin onayı olmadan gerçekleşmiş olabilir miydi? Olamazdı elbette. Peki o zaman nasıl “ABD’nin Kürd müttefiklerinin petrolü İran yanlısı adamlara ABD’nin gözleri önünde teslim edilirdi?”. Soruyu ben değil ama biz böyle sorduk. (Kerkük meselesine döneriz ama Hewler ağalarının ABD’yle ilişkilerini ve nerede ne kadar bağımsız olduklarını hiç anlamadıklarını, ABD’nin Şii Arapları kaybetmeyi hiç göze almadığını anlamadıklarını anlıyoruz. Ruslarla petrol anlaşması imzalayan Hewler yönetimi Kerkük’te rezil edildi, itibarı sıfırlandı; Kerkük Abadi’ye teslim edilerek İran’ın Bağdat içerisindeki ‘full’ kontrolü dizginlendi. Kerkük meselesi benim açımdan budur: bir tarafta Kürdler iktidar sarhoşu oldular, uyandırmak için, diğer tarafta Şii Arapları Amerikan yörüngesinde / etki kontrolünde tutmak için). İngiltere, dolayısıyla, Şii Araplarla Kerkük petrolü için anlaşma imzalarken ‘sadık ittifak’ olmanın faydalarından birini fırsatçılıkla elde ediyordu. (Bundan bize bir ders olmalı)
Afrin meselesi ise karışık.
Suriye özelinde veya her durumda Ruslara üç kuruş güvenmememiz gerektiğini hep yazdım. Dolayısıyla Rusların Kürdleri (veya başka durumda başka halkları) böyle umursamadan bıçağın önüne atmaları bana gayet normal geldi. PKK de sanırsam Ruslara hiç güvenmemişti ama puştluk derecesinin bu düzeyde olabileceğini sanırsam hiç kimse beklemiyordu. Rus politikasında şan şerefin olmadığını böylece hepimiz anlamış olduk. Rus Devleti bir ayıdır ve ayıyla dansa kalkan eğlenmeyeceğini bilmelidir. Ve böylece geliriz Türkiye’ye.
Türkler Suriye’de önce ABD’yi oyuna getirmeye çalıştılar. Suriye uçağını düşürmeleri bu sebepleydi. Olmadı. Hiç olmadı hem de. Davutoğlu’nun politikasıydı. Sonra Rusya ve ABD arasını kızıştırıp kendilerine Kürdleri imha edecekleri bir ‘alan’ açmayı denediler. Rus uçağının düşürülmesi de bu maksatlaydı. Erdoğan’ın politikasıydı. ABD’yi bir tarafa sürükleyemedikleri gibi sonunda kendilerini Rusya’nın kucağında buldular. O halde dahi, ABD ve Rusya arasında bir çelişki yakaladıklarını sanıp akılları sıra bu sefer Rusya’yı kullanarak Kuzey Suriye’de (bizim Rojava yani Güney Kürdistan) toprak işgal edebileceklerini, Rus ayısını besledikleri kadar da orada kalıcı olabileceklerini sandılar. Aptallıktır elbette ama hangi diktatör egosunun kurbanı olamamış ki? Erdoğan toprak genişlettiğini sanarken ben halen ve inatla ABD’nin Türk Devleti’nin çok ciddi bir kapana soktuğunu düşünüyorum. Yemi yedikçe açgözlülükle daha daha ileri giden, daha ileri gittikçe iştahı daha da artan ve gittikçe gözünü daha da fazlasına diken, etrafında örülü tuzağı fark edemeyen aptak bir hayvandan farksızdır Türk Devleti. Suriye’de hiç korkmayacağımız bir güç var ise, o da Türk Devleti’dir.
Burada daha önce de yazdığım bir fıkrayı tekrarlamak istiyorum.
Yahudi çiftçi bahçesinde çalışırken başına sert şekilde isabet eden taşın akıttığı kanı eliyle tutar bulur kendini. Taşın nereden geldiğine bakınırken kendini yolun üzerindeki yarım akıllı olduğu belli iri kıyım adama bakar bulur. Hemen elini cebine atar ve koşa koşa yarım akıllının yanına gidip daha fazla parası olmadığı için özürler ve başını yardığı için de teşekkürlerle parayı uzatır. Ve devam eder:
- Az ileride, şu tepenin arkasında elma bahçesindeki adam benden daha zengindir. Onun başını kıracak olursan eminim daha fazla para verecektir der.
Yarım akıllı, altın para rüyaları görerek tepenin arkasına doğru koşmaya başlar.
Hisse şudur: tepenin arkasındaki sinirli ve çok iyi kavga eden daha iri kıyım biridir. Bizim Yahudi’nin çelimsizliğinde alamayacağı intikamı o alacaktır.
Suriye meselesinde bizim için böyledir. Daha önce demiştim, tekrarlayayım. Türk barbarlığının önünde Afrin’I boşaltmak çok akıllı bir hamleydi. Boşaltmaktan kasıt teslim değil, karşı saldırı için hazırlanmak ve bilenmek için zaman kazanmaktır. Türklerin hakim oldukları topraklardan onları sürmek muhtemelen bizim de dahil olacağımız NATO ittifakının işi olacaktır. Yapmamız gereken
1. her ne olursa olsun çıkarlarımızı gözetmek
2. kendi çıkarlarımız aleyhine iş yapmamak
3. Gölgesine sığındığımız ABD’nin veya onun güçlü (asal) ittifaklarının aleyhine iş veya ilişkilere girişmemektir.
Bakın bu saydığım üç madde aslında herbirimizin normal hayatlarımızda takip ettiğimiz bireysel prensiplerdir de. Tek anlamamız gereken bireysel ölçekten ABD gibi bir süper güçle ilişkilenmeye dek her durumda kuralların aynı olduğudur. ABD’nin dünya tarihinde atom bombası kullanmış ve bu konuda hiç özür dilememiş tek ülke olduğunu her dönem hatırda tutacak olursak Brett McGurk’ü kibar bir adam olarak değil, arkasındaki çelik yumruğun kadife eldiveni olduğunu anlarız.
Biz de öyle olmalıyız ama şımarmadan, gücümüzü abartmadan. Eğer ABD’nin salt sözü bizi Türk saldırılarından koruyabiliyorsa, biz tüm gücümüzle Türk saldırılarını en fazla geciktirebiliyorsak kendimizi ABD’yle ilişkilerimizde hangi güç dengesinde ilişkilendiğimizle anlayabiliriz. Daha önce yazdığım konuydu mesela, PKK’nin koca bir yıllık bütün bütçesi ABD’nin yarım saatlik salt askeri harcamalarından dahi daha az bir paraya denk geliyor. Dolayısıyla komplo yazıları yazan gerilla Demirtaş veya her yaptığı tespit yıllardır yanlış çıksa da halen kendini politika uzmanı sanan Adanalı gundi emperyalizm masalları yazmak yerine susturulsalar tüm Kürd mücadelesi için daha isabetli olurdu.
Yazıyla alakası olmasa da bir başka konuya küçücük değinmek istiyorum. PKK yeniden Güneyli güçlerle işbirliği arayışına başladı. Eğer samimilerse yolun başında hem PDK’den, hem YNK’den ama hem de PKK’den kaynaklı bir dolu güven sorunu olduğunu kabulle işe başlamalılar. Benim naçizane önerim bu yapıların, birbirlerinin komutaları altında çetışmak ve gerekirse ölmek üzere birbirlerine taburlar halinde ‘asker’ göndermeleridir. Kobani’ye gidip geri dönen peşmergeler misali, PKK PDK’ye, PDK PKK’ye önce kısa süreli, sonra gittikçe uzayan sürelerde taburlar halinde asker kaydırmaları yapabilirler. Rojpeş diye geçen PDK’nin eğittiği Rojavalı kimi genç bu iş için öncelikle istenebilir. Benim bunların savaşmak isteyebileceğine dair hiç ümidim olmadığından diyorum, gelecek olurlarsa bir iyiniyet gelişmesidir, kucaklaşmadır; gelmeyecek olurlarsa ENKS’den yalan yanlış ümidi kalan halka açık mesaj verilmiş olur. Benzeri şekilde de Başika ve başka alanlara PDK kimi PKK komutanlarını kaydırabilir. Bunun partilerin üst düzeyleri arasında, Amerikan veya Fransız arabulucuğunda konuşulabileceğini düşünüyorum. Konuşuldukça aynı amaca hizmet edecek farklı, zengin fikirler ortaya çıkacaktır. Her ne olacaksa olsun ama aşiret partileri aşmak işi artık başlamalı. Ulus olarak bu kötü parti-aşiretleri hak etmiyoruz. Tarih sizi çöpe atmadan kendinizi tarihin bugününe uydurun.
M. Husedin
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
Yorumlar
ornek olarak eger YPG 2011 de ABD vr Barzanin Duhok anlasmasina evet deseydi, Guney Kurdistan yonetimi ABD'nin itirazina önem verip, Iranin kadim distu Talabani ailesini destekleyip Iraq' a cumhurbaskani yapmasaydi, Israil devletini uzattigi eli tutsaydi, bugun ne Kerkuk ne Kobane, ne Hendek nede Efrin yasanirdi.! buyurun sabaha kadar itiraz edip durun benim size gore cahilce yorumuma. Kurdler Dost olmayi bilmeyen bir toplumdur, Kurdler kendilerini öldurenler ile dost olmaya seven "sadist" "narsizt" bir topluma asimile edilmistir.
Fakat bir yeni olusum veya Kongre isteniliyorsa , gecmisdeki Ulusal Kongre neden bosa cikarildi sebeb ve hatalarindan iptal edildi
Yani bu eksik ve hatalar ister PDK , YNK ve PKK yapmis olsun. Eger ozelestirisel gecmise ve partilerarasi bos ve iktidar kavgalarina , buna icihanet dahil
Eger bu konular acik ve net masaya konulup ameliyat edilmeyecekse , o zaman neyin Ulusal Kongresi ???
Bu ulusal kongre talebi yavas yavas corba olmayida gecti
Hem biri digerin kuyusunu kazicak , sonra hesab vermeden Kongre dayaticak , boyle basdan basarisizlik kesindir
Eksikler ve hatalarin uzerine gidilmez se , basarisizlik kesindir
Sen gibi yaklaşan insanlarımızın hepinizin birden ıskaladığı bir gerçek var önümüzde: biz buyuz. Öyle bir yanılgı var ki sanki PKK, PDK ve YNK'den kaçabiliriz veya bunlar yanlıi veya bunlar bize yakışmıyor. Tam tersine: biz tam olarak bu partilerin ifade ettiği şeyiz. Daha ileri veya daha geri değiliz. Bir hologram misali, en ufak veya en büyük parçamız aslında bütünün bir resmi. PKK, PDk, YNK veya Mr Bapir bir arada veya ayrı ayrı Kürd milletinin örneğidirler.
Yarın bugünün içinde gizli ve sevmediğimizi sandığımız şey sevdiğimizle aslında aynı.
Umut veya ümide yer yok. Her ikisi de çaresizlik belirten kelimeler. Umut umutsuzlukla aynı manadadır. Çözüm düşünmek lazım ve çözüm her zaman sorunun içinde gizlidir.
Selamlar.
Kendi hakimiyet alaninda Rojava, Rojhilllat, Bakur ve Bashurda birlik olamayan Kürd Partileri Genel Ulusal Kongreye gidemez
Baska Kürd Partilerine yasam hakki tanimayan Genel Ulusal Birlige gelemez
Zaten Ulusal Birlik dayatmalar corba oldu , Kerkuku Iraka dahil edenle , Bagimsizligi Kurdistan a fazla gorenle Ulusal Birlik mi olur ????
O kadar da naiv olmayin
Burada prestijini yitiren Parti prestijini duzeltme pesinde
HDP nin Ulusal Birlik arayisi resmen gulunc , eveli Ulusal Birligi dayatanlar kendi hakim oldugu alanlarda hem halka hemde muhalefete ozelestiri versinler , imzaladiklari anlasmalari neden gecersiz kilindi veya iptal edildi , neden Refarandumu bosa cikarmak isteyenlerle Ulusal Birlik ????
"Parti-aşiret" değil "parti-cemaat" daha esnek ve uygun bir terim olabilir - cemaat (community) daha esnek ve kapsayıcı bir anlama sahip olduğu için. Buna karşılık "aşiret" Kürt pre-feodal ve feodal toplum yapısının baskınlığına işaret eden adlandırma. Kürt toplumundaki değişimi gözden kaçırıyor.
Kürt entelektüelleri oradan buradan bireysel duruş ve paslaşmalarla gelişkin analizler üretemezler. Üretseler bile, bu istisnai olabilir - ki görebildiğim kadarıyla kurumsal ve organize olması zorunlu bir faaliyeti kişiliğinde toplayabilmiş istisnai birileri ortada yok.
Bir şekilde PKK medyası dışında kalan ve husumetten uzak yazar çizerlerin, BEN'lik mertebesinden ve üstenci değil, entelektüel bir işbölümü ve kurumsallık hedefiyle söylem inşa etmeleri halinde, o zaman gerçekten de Kürt siyaseti ve kamuoyu için kalıcı bir fayda üretmeleri mümkün hale gelir.
RSS beslemesi, bu iletideki yorumlar için