Mehmet Göktaş Kimdir ve Kürdistan’da Ne İş Yapar?
Türk, Arap ve Fars ilahiyatı tüm zamanların en büyük Kürdistan düşmanlığını yapmaktadır; zira Türk Arap ve Fars ilahiyatı, Kürdistan davasını Allahsız, imansız ve dinsizlikle itham ediyor. Öte taraftan Türk, Arap ve Fars ilahiyatı, Kürdistan davasını küfür ve fitne hareketi olarak tanımlamakta ve analizlerini bu perspektif çerçevesine konumlamaktadır. Türk, Arap ve Fars ilahiyatı, Kürdistan davasını dış güçlerin maşası ve İslam dünyasının azılı düşmanı olarak gösteriyor. Türk, Arap ve Fars ilahiyatı, Kürdistan davasını İslam ümmetinin birliğini ve Müslüman halklar arasındaki kardeşlik duygularını Kürtçülük fitnesiyle bozmakla suçluyor.
Bu zaviyeden hareketle, son otuz yılda Kürt ve Kürdistan davasına karşı en büyük düşmanlığı yürüten ve geliştiren Türk ilahiyatı ve teologları olmuştur. Türk ilahiyatının ve İslamcılığın, Kürt ve kürdistan düşmanlığı Mehmet Akif Ersoy' la başlamıştır. 1992 yılında Burhan Kavuncu ve Nuretin Şirin'in gayretiyle, Kürdistan düşmanlığı meşrulaşacak ve Kürdistan düşmanlığı İslam'ın şartlarından biri olarak ilan edilecekti.
Bugün ise Kürdistan düşmanlığı üç Kayseri'li; Mustafa İslamoğlu, İhsan Eliaçık ve Mehmet Göktaş tarafından en yüksek düzeyde sürdürülmektedir. Müşrik Türk devletinin tedrisatı rahlesinden geçen sömürgeci bu ilahiyatçıları otuz yıldır tanıyorum; ayrıca yazdıkları Türk evangelizmini andıran ilahiyat kitaplarını ve makalelerini okudum.
Dünkü okumalarımdan biri de Mehmet Göktaş'ın yazısıydı. Mehmet Göktaş, Doğru Haber Gazetesi 2/Kasım/2012 tarihli köşe yazısında işgalci ve müşrik Türk devletine meydan okuması gereken yerde Kürd ve Kürdistan davasını işgalci bir Türk generali gibi meydan okuyarak, Kürt Hizbullah'ının, Veli Küçük'ü olduğunu şu sözleriyle beyan edeceki: "Peygamber Sevdası adına meydanları dolduran yüz binlerce insanın şimdi batıl bir hiç uğruna meydanlara indirilmesinin arkasındaki zorbalığı göremeyenler, bu işin içinde bir bit yeniği olduğunu görüp de görmezden gelenler kaybedeceklerdir. Kitlelerin yüzlerindeki öfkelerini ve tedirginliklerini okuyamayanlar, çapulcu sürülerinin şerrinden çekindikleri için kepenklerini indirdiklerini, kontaklarını kapattıklarını anlayamayanlar en kısa zamanda kendi hazin sonlarını seyredeceklerdir. Çapulcu zorbaları esnafın üzerine üzerine salan basiretsiz siyasiler ve yöneticiler kesinlikle kaybedeceklerdir. Kendilerinden olmayan kişilerin işyerlerini işgal sürüleri gibi yakıp yağmalayanlar ve özellikle yağmalatanlar asla iflah olmayacaklardır. Kontaklarını kapatmaları için eşkıya sürülerini otobüslere, minibüslere, otomobillere saldırtan, kırıp parçalatan basiretsizler çok kısa bir zaman sonra kaybedeceklerdir. Esnafın zaten normal zamanlarda bile nasıl güç durumda olduğunu göremeyenler, çarşıların pazarların kilitlenmesiyle bu işin sonunun nerelere varacağını hesap edemeyenler bunun bedelini en kısa zamanda ödeyeceklerdir. Halkın çatılan kaşlarını, nefret dolu bakışlarını göremeyenler hiç şüpheniz olmasın ki en kısa zamanda kaybedeceklerdir. Öfkeyle sıkılan dişlerinin gıcırtısını duymayanlar, sonlarının geldiğini anlayacaklar fakat iş işten geçmiş olacak. İnsanların kendilerine burunlarından soluduğunun farkına varmayanlar, bunun faturasını bir gün çok ağır şekilde ödeyeceklerdir."
Yalçın Küçük, Mehmet sümbül, Nurettin Şirin ve Burhan Kavuncu'yu tanıyanlar bu sözlerin ne anlama geldiğini çok iyi bilirler. Mehmet Göktaş bu sözleriyle, Kürt ve Kürdistan düşmanlığını açıkça beyan etmiştir. Mamafih sahip olduğu kriminal ilahiyatın, Müslümanlığın ve İslamcılığın gerçek yüzünü ortaya koyarak, özgün ve özgür Kuran ikliminden ne kadar uzak olduğunuda göstermiştir.
Tağuti Türk devletinin tedrisati rahlesinden geçmiş bu kertenkele kılıflı adamın kimden cesaret alarak Kürd ve Kürdistan davasına timsahça meydan okuduğu da anlaşılıyor. Heyhat! Timsahlar ne zamandan beri ceylanlara, Peygamber ve insan sevgisini öğretiyor. Heyhat! İşgalciler ve sömürgeciler ne zamandan beri Allah'ın ve İslam'ın temsilcisi olmuşlar. Heyhat! Ne zamandan beri bir millet işgal edilmiş vatanını, yasaklanmış dilini kıyam ederek gösterdiği için Allah ve Peygamber tarafından çapulculuk olarak nitelesin. Ey timsah karekterli Mehmet Göktaş; Kürdistani sevdamızı ve aşkımızı bir ceylan gibi avlayacağını sanıyorsan çok yanılıyorsun. Amed istasyon meydanında aziz İslam Peygamberine salavat ve tekbir getirenler, Çankaya putuna kulluk eden Kayserililer değildi. O gün, istasyon meydanını dolduranlar ve Peygambere aşk ve muhabetlerini ilan eden sevgili Kürdistan halkıydı. Kürt halkının Peygamber sevgisine eyvallah diyoruz. Lakin abdestli Türk İslamcılığın Çankaya putuna yaptıkları secde tilavetlerine eyvallah demiyoruz! Hayatını, işgalci Türk devletinin diyanet kurumunda maaşlı bir bel'am olarak geçiren bu zat, şimdi de kalkmış, kiriminal ve kibirli Türk ilahiyatıyla Kürdistanlı gençlerin inanç dünyasında ajan faaliyetlerini sürdürüyor.
Mehmet Göktaş, Kürd halkının farklı düşünen ve inanan renklerini birbirine islam adına düşman yapmaya cesaret ederken, tağuti ve müstekbir Türk devletinin, Allah'ı metoroloji işlerine tahvil ettiğini, milyonlarca Kürd, Ermeni, mezopotomya, Arap ve Balkan halklarını katlettiğini, asırlarca topraklarını işgal altında tutuğunu, mallarını- mülklerini Bedir Okçuları gibi ganimettir diye yağmaladığını, Allah'ın diğer halklara verdiği renkleri ve dilleri Türkleştirdiklerini ve bundan dolayı Türk devletinin işgalci, çapulcu, terörist ve gavur bir devlet olduğunu, milyonların şahitliği önünde, Çankaya putuna karşı ve birde Kürt halkına karşı sarf ettiği sözleri ekleyerek söylemeyi cesaret edemeyecekti.
Mehmet Göktaş, Kürt halkının farklı reflekslerini, seslerini ve renklerini büyük bir ihtilaf konusu yaparak, Kürt ve Kürdistan davasını sömürgeci Türk ilahiyatıyla zehirlemek istemektedir. Eğer öyle değilse, Türk devletinin işgalci olduğunu söyler. Eğer öyle değilse Amed, Dersim, Zilan, Ağrı ve Kürdistan'ın diğer yerleşim bölgelerinde Atatürk, İsmet İnönü, Kenan Evren Tansu Çiller, Tayıp Erdoğan ve bunların işgal ve soykırım emirlerini yerine getiren general, vali, savcı, polis ve askerlerin işgalci, çapulcu olduklarını söyler. Eğer öyle değilse, her millet gibi Kürt halkının da, uluslaşma ve devletleşme hakkının olduğunu söyler.
Oysaki yeryüzünde çapulculuk ve talancılık antagonizmasına sahip olan Türk devleti ve kibirli Türk ilahiyatıydı. Oysaki Çapulculuk ve talancılıkla itham ettiği Amedliler çocuklarını, Peygamber ve Ehmede xane'nin ahlakıyla eğitmiştiler. Kendisi ve şürekası ise bir taraftan yıllarca Tağuti Türk devletine ve Çankaya putuna secde tilavetlerini büyük bir huşu içinde niyaz ederken, diğer bir tafaftan Müslüman halklara İslami usullere göre, eşek ve domuz etini yedirerek ne kadar çapulcu olduklarını gösterecektiler.
Ey işgalci ve kibirli ilahiyattan türeyen fitneci, iyi oku şu söyleyeceklerimi; sensin çapulcu, sensin işgalci... Eğer, İslamcılığından ve insancılığından çok emin ve cesursan, çıkarsın erkek gibi meydana Kürd halkına karşı öfkeyle sıktığın o yumruğunu ve gıcırdattığın o timsah dişlerini, Roboski katliamını yapan Türk başbakanına ve generaline, işgalci ve çapulcu olduklarını söylersen, bende çıkarım erkek gibi her iki pazundan saygıyla öpeceğim. Sevgili Kürdistanlılar; şunu hiç bir zaman aklınızdan çıkarmayınız: Türk ilahiyatı sömürge ve işgal ilahiyatıdır. Bu ilahiyatın, camileri ve teologları Kürt halkını, Çankaya putuna ve şürekasına ibadet etmeye çağırıyor. Bu işgalci ve sömürgeci ilahiyatin Kürdistandaki alçak temsilcilerini ülkemizden derhal kovmalıyız. Ya Çankaya putunu Amed meydanında İbrahimce kıracağız, yada ona secde ederek Tanrının lanetini ve öfkesini kazanacağız.
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
Yorumlar
RSS beslemesi, bu iletideki yorumlar için