Kürdistan sorununu çözen Türk devleti büyür mü?
Kürtlerde yaygın bir görüş var: "Kürt sorunu çözen Türkiye büyür" diye. Bu görüş hemen hemen tüm Kürt siyasetçilerinde mevcut. Kürt sorununu çözen Türk devletinin Avrupa, Ortadoğu, Kafkaslara doğru genişleyip uzayacağı söyleniyor. Bu görüşü Türk partilerindeki iktidara bulaşmış Kürtler de savunuyor. Zaten Türk devletinin enlemesine ve boylamasına genişleyeceği sözü genellikle Türk iktidarıyla bir şekilde ilişki halinde olan Kürtlere ait. Yoksa sıradan Kürdün kafasında böyle bir şey yok, sıradan Kürt can ve kimlik korkusu olmadan karnını doyurabilmenin peşinde. Fakat hayat ve yaşanmış deneyler, Kürt siyasetçilerinin düşündüğünün aksini kanıtlıyor.
Devletler, sorunlarını çözdükçe küçlüyor. Hele ulusal sorunlarını çözen devletler daha da küçülüyor. Irak'ın durumuna bakın. Şii, Sünni ve Kürtlerden ibaret üçlü bir federasyon... Irak'ın Saddamlı gücüne dönmesi mümkün değil. Kürt sorununu çözecek olan Suriye'nin, Hafız Esad dönemindeki gücüne erişmesi de mümkün değil. İç savaştan once Irak'ı ve Suriye'yi yetki ve olanakların büyütülmüş bir devlette ve devlet başkanının elinde toplanması güçlü yapmıştı.
Ulusal sorunlarını çözen Rusya da küçüldü. Çekoslovakya ve Yugoslavya'da küçüldü. Zaten sorun, aşırı büyüklükten kaynaklanıyordu. Kürt sorununu çözecek olan Türkiye nereye doğru genişleyecek? Beş denizi var yetmiyor mu? Genişleyeceği yerler babasının çiftliği mi? Komşu ülkeler Irak, Suriye, Yunanistan, Bulgaristan, İran armut mu topluyor? Toros dağlarının büyüklüğünde patlıcan ve biber yığınlarıyla mı Avrupa Birliğine ve dünyaya kafa tutacak Türkiye? Teknolojide ve sanayide Türkiye'nin uluslararası rakabet gücünü sahip tek üretimi var mı? Varsa hangi marka?
Hem neden bu kadar büyümek istiyoruz ki?
Türk ve Kürt toplumunun hakimiyet alanı genişlemiş bir devlete değil, hakimiyet alanı daralmış, vatandaşlarının özgürlük alanı ise genişlemiş bir düzene ihtiyaçları var. Osmanlı'nın devamı olan Türkiye Birinci Dünya Savaşı'ndan 4 milyon kilometre kare hakimiyet alanı yitirerek çıktı.
Türk devletinin kurucusu Atatürk, Türklerin fütuhatçı özelliklerini bildiği ve o devir de geçtiği için, 5 milyon kilometre karelik Osmanlı hakimiyetinden, Kuzey Kürdistan'ı da içine alan 782.562 kimotrekarelik bir alan çıkararak:
„Burası Türkiye! Oturun ulan burada uslu uslu!" dedi.
Ondan sonra da:
„Yurtta Sulh Cihan'da Sulh" diyerek, o gün bugündür Türkleri başka ülkelerle savaşın dışında tuttu.
Ama Osmanlı ruhuyla donanmış dinci ve muhafzakar Türklük, Osmanlıcılığı hiç unutmadı. Bu kesim en son AKP poltikalarıyla Suriye'de biraz Osmanlıcılık yapmaya çalıştı, ama kıç üstü oturttular. Daha önce Japonya ve Hitler öncülüğünde Almanya bunu denemiş, her iki ülke de yıkılmıştı. Şimdi orduları bile yok, dış savaşa göre ordu kurmaları yasak.
Büyümden kastedilen demokratik büyüme ise bu zaten doğal olarak devletin küçülmesini öngörüyor. Yani devlet ne kadar büyükse demokrasi o kadar azdır. Devlet küçükse demokrasi çoktur.
Özenilen Amerika'nın gücünü doğru algılamak gerekiyor. Amerika'nın ordusunu ve dünya hakimiyetini besleyen çok önemli kaynakları, demokrasisi, teknolojisi, dengeleri, zenginlikleri var. Çağının Asur, Roma ve Bizans devletleriyle kıyaslanacak bir konumu var. Okyanuslarda yüzen bir savaş gemisi, bir ülkeyi işgal etmeye yetiyor.
Amerika, hatalarından kısa sürede ders çıkaran, özür dilemesini bilen, hiç bir şeyi gizli kalmayan, savaş ve barış olanaklarıyla kompleksiz yüzleşme becerisine sahip bir ülke.
Türkler hala Ermeniler bizi soykırıma uğrattı diyor.
Allah aşkına, Kürtlerin ve Türklerin hangi çok önemli özellikleri var ki, birlikte Ortadoğu ve Asya'nın Amerikası olsunlar?
Kendi diliyle okula gidemeyen Kürtler, Yirmi milyon Alevisini zorla camiye götüren Türkler!
Bir kere, tarihsel bir geç kalmışlık yaşıyorlar. Geç kalmışlar. Dinazorların yeniden türemesi ne kadar mümkünse, Kürt ve Türk ortaklığının Ortadoğu ve Asya'nın Amerika'sı olması o kadar mümkündür.
Ama Türkler sanırım Kürtlerin sözünün hayatın gerçekleri karşısında fazla bir anlam taşımadığının farkındalar. Onun için de gülüyor, fazla yüksekten gitmeyin diyor ve Kürt sorununda yerinden kıpırdamıyor. Kıpırdasa küçüleceğini biliyor.
Bunca bela zaten taşınmaz bir büyüklük ve onun komplekslerinden başımıza gelmişti.
Benim her fırsatta dile getirdiğim bir bir görüşüm var :
« Türk devleti Kürdistan sorununu çözemez, Kürdistan sorunun çözüldüğü yerde Türk devleti olmaz."
Kim bunu nasıl anlıyorsa anlar.
Kürdistan sorununu çözsün veya çözmesin, Türk devletinin önünde büyüme değil, fazlasıyla küçülme var.