Tekçi zihniyette tek duruştur Smael Saxarat
İsmail Atay Kürdistan ın Dilok (Antep) kenti Saxarat köyünden. Yersiz yurtsuz ve kimliksiz sayıları yüzbinleri bulan sürgün Kürd lerden birisidir İsmail.
Doğup büyüdüğü Saxarat köyünden seneller evvel yola çıkarak Almanya ya yerleşiyor İsmail.Sistemin bireyi hergeçen gün biraz
daha özünden kopartarak yabancılaştırdığı ve derken tükenişe doğru sürüklediği yığınlardan olmayacaktı İsmail.Öz kimliğine yabancılaş tırılmaya inat; doğduğu topraklara dönmekte bulur çareyi. Kendisince bir cevap geride kalanlaraysa mesaj vermektir niyetti.Yirmibeş senelik sürgün yaşamın ruhunda açtığı derin yaralarla tercihini belirlemekte zorlanmıyor İsmail.Arayışın kökenleri kaç yıla ya da kaç yüzyılla dayanıyor...? Kimbilir belki daha da eskilere gitmek gerekecek, binlerce yıl gerilerde aramak gerekecek cevabını...
3 Haziran 2012 günü Köln den başlayarak Kürdistan a doğru uzanan dörtbin km lik yolculuğun kararı iki sene öncesine dayanıyordu. Bu süre içerisinde bayram telaşında hazırlıklar başlıyor büyük günün arifesine. Yolculuğa başlayacağı günü, hedefine ulaşacağı zamanı, geçeceği ülkeleri en ince detayına kadar programlıyor önceden. Zamanının büyük çoğunluğunu fiziki hazırlıklara ayırıyor.Ulaşım araçlarını kullanmaktansa yürümeyi yeğliyor çogunlukta.
Hedefine daha sağlam ulaşabilmek için, geçeceği ülkelerin iklimini, km sini, mevsimi de hesapladıktan sonra üçbuçuk ay takvim belirliyor İsmail.
Ve o gün gelip çatıyor...
Suni memleket belediği Köln kentinin tarihi Dom Katedralinin önünde bardaktan boşalırcasına yağan yağmurun altında düzenlediği basın açıklamasıyla tarihi bireysel kararını açıklıyor nihayet.
Saxarat ı bu tercihe itten sayısız sebeplerden sadece bir tanesi dir ki; kararını açıklarken dille getirdiği ilk cümlede "Herkesin doğduğu yerde haysiyetiyle yaşama hakkı vardır!" diyor ve ekliyordu:
"Bireyin insan olmaktan kaynaklanan haklarımın talebindeyim. Birey hak ve özgürlüklerinin olmadığı bir ülke de toplumsal özgürlüklerin de olmayacağını düşünenlerdenim. Ben tekçiliğin ne manaya geldiğini kendimce yaşayarak, giderek çözdüm. Tekçi kültürlerin içinden tek başıma gitmesini bilirim. Ne kadar zorlanıyorum, acı duyuyorum bunu şimdi konuşmam, çünkü kendi kararım ve benim kendi sorunum. Dert yanacak değilim. Bunun için kökenlerimizi bu kadar üzen bir devletin karşısında tekçiliğin ne olduğunu yetmişmilyon ile birlikte yaşıyacağım. Ben hakkım olanı istiyorum. bu partilerin, örgütlerin, devletin işine gelmez biliyorum. Çünkü alışkın değiller. Ama beni bağlayabilecekleri ne bir ideoloji, ne bir din, ne de başka bir şey bulabilirler. Bu alevilik meselesine, kızılbaşlık tartışmasına, örgüt işlerine, particiliğe, devlete, iktidara kökenlerimin hukuku.Ayaklarım yerde, ve bir şey olmaksa hiç niyetim değil, bu yüzden çok rahatım. Sizlerden tek isteğim bu tekçiliğe tek duruşumu anlamanız. Özledi İsmail imiz her şey için"
Kararını belirten Basın açıklamasını noktalarken; yirmibeş sene önce terk ettigi ata toprağı Kürdistan a doğru uzanan ilk adımını da atıyordu İsmail.
Dörtbin km yi aşan yolculuğa başlarken kuşkusuzki yaşayacağı muhtemel zorlukları da gözardı etmemiştir. Yeri geldi yağmur çamurda dinlemedi, yeri geldi kırk dereceyi aşan sıcaklarda gölgesiz otobanlarda yürüdü.
Sehir dışında geceledi, çadırını kuracağı uygun bir yer bulamadı belki; ya da içecek su. Ayak tırnaklarından bir kaçı koptu, parmakları su topladı bazen. Hastalandı yolda, kendisini iyileştirdi yeniden.Yükü ağır, evi sırtında; yol boyu lazım olacak ne varsa sırt çantasında....
Sıkıntılarını paylaşmıyor İsmail; daha çok kendisini yollara döken sebeplerde...
Üç buçuk ayı bulan uzun yolculuğu boyunca yaşadığı onca zorluğu belki tutuğu günlüğüyle paylaşır ilerde, bilemiyoruz.
İsmai in Almanya dan başlayan yolculuğu sırasıyla Avusturya, Slovenya, Hırvatistan, Macaristan, Romanya, Bulgaristan ve dün saat 15:00 itibariyle Kapıkulle sınır kapısından geçerek Türkiye topraklarında devam etmekte hala.Büyük oranda kat ettiği yolun kısa bir bölümü var önünde. Türkiye den sonra ata toprağı Kürdistan a yürüyecek daha.
İsmail sürgünde başlattığı yolun Saxarat ta ki finaline varmak üzere...
Didem Deniz Arslanoglu