Hakikat Ve Siyaset Karıştırılmamalı
Mesele şu : Dejenere olan, aklın ürünü olan siyaset aracı nasıl evrilip hakikat yoluna girecek... Siyaset mevcut yaramazlığından, yıkım, göçüm, sömürü, şiddet, kin, düşmanlık yaratma ve bunlara benzer negatif nosyonlarından nasıl arındırılıp pozitif bir yapıcılık işlevine kavuşacak...Yada böyle bir şey mümkün mü ? ... Çokça yapılan ve moda olan hamaset siyaseti, ekonomik ve kimliksel, inançsal anlamdaki baskılanmalara dayanarak yapılan siyaset anlayışı miladını yakında dolduracak... Aslında insanların bu tür siyasi anlayışlara eğilim göstermemesi insanların belirli bir düzeyi yakaladığını aynı zamanda bir bıkkınlığı yaşadığını da gösterir... Fransa'daki genel seçimlerin ikinci turuna katılım oldukça düşüktü, Avrupa'da kimse siyasilere güvenmez ve siyaseti pek sevmezler... Bu durum Avrupa ile sınırlı değil, dünyada siyasetin çapı oldukça düşmüş, güvenilmez bir araç olarak algılarda yer edinmiştir... Koskoca ABD Trump gibi bir sapkına kalabilmiştir...Ölü, geçmişi sayıklayıp duran kemikleşmiş ve gericileşmiş yönetici ve onların etrafındakilerin, ayrıca konuşmuş olmak için konuşup, yazmış olmak için yazanların ve bu tür siyasetlerde çıkar sağlayanların dışında genel kitle bu türden siyasi yaklaşımları umursamıyor... Elbette bu türden siyasetleri umursamaması onların doğru yolda olduğunu göstermez... Sıradan kitleler tuhaf ve karmaşıktır fakat genel ortak noktaları aşırılıklardan sakınmaktır...
Hemen belirteyim siyaset ve hakikat çok farklı şeylerdir karıştırılmaması gerekir... İkisinin kriterleri değişik dinamiklere dayanır... Hakikat, tamamen adalet ve özgürlük temelinde yükselmiş muazzam bir bilincin ürünüdür... Tam ve bütündür, bağımsızlık ve yaratıcılık özelliği ağır basar... Hakikat baz alındığında bütün siyasi partiler, yaklaşımlar ve sistemler çöplüktür çünkü aynı zihniyetin ürünüdürler... Siz ( gerçekten hakiki ve gerçekleşmiş biriyseniz) rahatlıkla birilerini vampir ilan edebilirsiniz fakat bir siyasi ve ideolojik düşünceye, bir fikre, bir politik yaklaşıma dayanıp başka bir siyaseti vampir ilan edemezsiniz... Çünkü düşünceler ve ideolojiler göreceli ve geçicidir... Siyasette herkes birbirine göre pekala vampir olabilir, herkes suçlu, algıcı, yalancı ve üçkağıtçı olabilir... Bakunin bir arkadaşına Marx'dan bahsederken üçkağıtçı, yalancı, despot biri olarak bahsetmiştir ... Marx da Bakunin'i duygusal ve akılsız biri diye nitelemiştir... (bkz Bakunin / Sam Dolgoff)
Mesela ilginç bir şekilde AKP kendisiyle aynı yasal zeminde siyaset yapan CHP'yi PKK ve FETÖ ile işbirliği yapmakla suçlamakta, onlardan talimat aldığını belirtmektedir, PKK ise CHP'yi AKP'nin koltuk değneği olarak suçlamakta... CHP de PKK'yi terörist bir örgüt olarak niteleyip AKP ile birlikte demokrasi karşıtlığı yaptığını, insanları bölüp, parçaladığını söylemekte vesaire... Dikkat ederseniz hepsinin söylemi çelişiktir, algılara, görmek istedikleri şeyleri görmeye dayanmaktadır... Hepsinin soyledikleri de hem dogru hem yanlistirve bu basit özelliklerinden olsa bile hepsi aynı zihniyetin ürünüdür...O nedenle hakikate denk düşecek siyaset ( hakikat ile rolleri karıştırılmadan) oldukça esnek, demokratik, yaratıcı olmalı, kindar, saplantılı, suçlayıcı, kumpasçı, salt iktidarcı, partici ve çok keskin ideolojik yapısı olmamalı, tabii ki en önemlisi özgürleşmeye ve adalete zemin olacak genişliğe sahip olmalıdır... İdeolojik keskinlik faşizm üretir, despotluk, sapkınlık üretir...
Dikkat edin Hakikatte keskinlik insanı daha çok demokrat, adil, affedici, güçlü ve onurlu aynı zamanda yenilmez tam, bütün, tutarlı, tavırlı yaparken ideolojik keskinlik yada milliyetçi, dinci ekonomik siyasetçilik tam tersine insanları daha fazla gaddar, psikopat, tutucu, gerici, kuru tarafçı, köle, adaletsiz, kıskanç, çıkarcı, egoist, ölü, değişmez, dönüşmez, parçalı, tutarsız, çelişkili suçlu vb yapar... Hakikat ile siyaset karışınca da tamamen her şey allak bullak olur, iş içinden çıkılamaz hal alır... Tek tanrılı dinler özellikle İslamiyet buna ilginç bir örnektir... Hakikat ile siyaset karman çorman edilmiş, IŞİD'e mesela kimse İslam dışı diyemiyor çünkü yaptığı her vampirliğin referansı İslamda var... Yine İslam içi de tam değil çünkü yaptıkları farklı açılardan Islam'a ters... işte bunun nedeni İslam'ın tam din olmaması daha çok siyasi ve ideolojik bir kargaşalıkta, tutarsızlıkta olmasıdır... O nedenle ben Hakikat ile siyaseti birbirinden tamamen ayrı ele alırım...
Hakikatin temel yasaları ( bkz Cengiz Taş / Varoluş'un Temel Yasaları adlı makale) göz önünde bulundurularak yapılan siyaset en kısa zamanda başarıya çok rahat bir şekilde ulaşabilir... Çünkü meşruiyet ve ortak dayanak alanlarını hemen fark edip sıçrama yaratabilir... Hakikatin temel yasaları göz önünde bulunarak yapılan siyaset zekice, kapsayıcı, sivil kitlelere dayanan,sürekliliği olan, az şiddetli, kompleksiz, travmatik olmayan yöntemlerle fevkalade işler çıkarabilir... İdeolojik, iktidarcı, araçların amaç haline geldiği siyasi yaklaşımlar ve tarzları ise travmatik, yıkıcı, kişileri, amaçları kutsallaştırıcı, tapınıcıdır ve tuhaf, faşist, aptalca sonuçlar yaratır... Ve bur türden yaklaşımların teorileri ile pratikleri arasında fevkalade çelişki vardır...
Ayrıca yöntem sorununa çözüm noktasında da muazzam bir kaynak sağlayan, ufuk açıcı söz konusu varoluş yasalarını hangi siyasi veya toplumsal oluşum, birey, kurum göz önünde bulundurursa onlar fevkalade gelişen, güçlenen ve kazanan olacaktır... Siyaset bilimi denen şeyin bilimselliği bu yasalara vurularak sorgulanmalıdır... Bütün bilimler bu yasalara vurularak sorgulanmalıdır çünkü Hakikat bilimi tüm bilimlerin ana bilimidir... Ve Hakikatli bir toplum yaratmak imkansızdır, tekrar ediyorum bunları birbirine karıştırmamalı... Bir toplum yada topluluk kitlesel bir şekilde kendisini gerçekleştiremez (bkz Cengiz Taş / Varoluş'un Temel Yasaları / Madde 6 : Evrendeki her şeyin, bütün formların yapı taşı aynıdır; kuarklardan oluşur, ama her formu oluşturan kuark hareketliliği farklıdır... Bundan ötürü hiç bir insanın algısı, düşüncesi başka bir insanın algısı, düşüncesi ile birebir aynı olamaz... Her formun, canlının varoluşsallığı kendi dışındakilerle bağlantılıdır fakat esasen iç dinamiklerine, iç hareketliliğine dayanır)...Siz Hakikati ideolojik bir öğreti olarak değerlendirip insanlara bu yönlü dayatmalarda bulunursanız dünyanın en güzel sistemini de yaratsanız faşist bir oluşumu yaratmış olursunuz... İşte Hitler'in, Stalin'in, Muaviye'nin şu an Erdoğan'ın ve bunlara öykünenlerin bir şekilde yapmış olduğu budur...
Sonuç olarak en iyi siyasetin, en değme siyasetin yapacağı şey; hakikati, varoluş yasalarını gözeterek oldukça demokratik, hukuka ve eşitliğe dayalı (adalete demiyorum çünkü hiç bir sistem adaletli olamaz ancak kendilerini gerçekleştirmiş insanlar adaletli olabilir ama hukuki eşitlikçi olma yoluna girebilir), adaletli ve özgür insanlar yaratacak zemini oluşturacak dışsal bir sistem yaratmaktır... Anadolu – Mezopotamya coğrafyasının ihtiyacı olan şey böyle bir siyasi ve sistem anlayışıdır... Bütün dünyanın ihtiyaç duyduğu siyaset anlayışı bu şekildedir... Doğrusu insanların siyasete ve siyasetçilere zerre kadar ihtiyacı yok, bir çok araca da ihtiyacı yok fakat zihinlere çekilen perdeler şimdilik zihin insanını bu tür araçlara mahkum etmiş... O halde olacaksa bir siyasi yaklaşım bu şekilde olmalı, öbür türlü sonuç vermiyor, tekrar edip durmanın anlamı yok... Pek tabi en alası ve anlamlı olanı Hakikat yoluna girmektir... Zaten benim çağrım genel olarak o yöndedir...
Cengiz Taş
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.